Ukrayna’nın Ekim’de Vladimir Zelenskiy tarafından ana çizgileri çizilen maksimalist ‘zafer planının’ kurallarından geri adım attığı ve artık güvenliğin topraktan daha öncelikli olmasını tartışmaya hazır olduğu lisana getirildi.
New York Times’a konuşan ve isminin açıklanmasını istemeyen üst seviye bir Ukraynalı yetkili, “Toprak problemi son derece değerli ancak bu hala ikinci soru. Birinci soru güvenlik garantileridir” cümlesini kaydetmişti.
“Görüşmeler garantiler üzerine kurulmalı. Ukrayna için hiçbir şey bundan daha değerli değildir” diyen bir diğer Ukraynalı yetkili ise Ukrayna’nın toprak kayıplarını, savlarından resmen vazgeçmeden tanıyabileceğini ima etmişti.
Ukrayna’nın NATO’dan resmi olarak davet edilmesini, Rusya’nın derinliklerine yönelik ataklar üzerindeki kısıtlamaların kaldırılmasını ve toprak ya da ‘egemenlik’ kayıplarının kabul edilmemesini talep eden Zelenskiy‘in ‘zafer planının’ ana çizgileri bir müddet evvel belirlenmişti.
Donald Trump‘ın ABD Başkanı seçilmesinden kısa bir müddet sonra Wall Street Journal gazetesi, Ukrayna’daki çatışmaların dondurulmasına ait olarak, ABD’nin silah takviyesinin devam etmesi ve Avrupa ülkelerinden ‘barış gücü‘ askerlerinin Ukrayna’da konuşlandırılması mümkünlüğü karşılığında, askerden arındırılmış bir bölge oluşturulması ve NATO üyeliği ihtimalinin yirmi yıl ertelenmesini de içeren mümkün bir ‘Trump Barış Planı‘ ortaya atmıştı.
‘NATO hiçbir yere barış getirmeyen bir blok’
New York Times haberini Sputnik’e yorumlayan Askeri analist Aleksandr Mihailov, “Zelenskiy, kapsamı itibariyle NATO’nun üyelerine sağladığı garantilere denk düşen güvenlik garantileri istiyor” dedi.
Mihailov konuşmasını şu cümleler ile sürdürdü:
Somut garantiler kelam konusu olduğunda, NATO ülkelerinden Ukrayna’da konuşlanmış ‘barış gücü‘ raporlarının Moskova için büyük bir ‘hayır‘ olacağını vurgulayan Mihailov, NATO’nun ‘hiçbir yere barış getirmeyen‘ bir blok olduğunu vurguladı.
Ukrayna’nın askerden arındırılmasını denetleyecek bir cins milletlerarası nezaret düzeneğinin oluşturulmasına konusuna da değiğinen Mihailov, bu bahsin Rusya için kesinlikle geçilmesi gereken bir öncelik olacağını düşündüğünü ve Moskova için Mart 2022’de varılan süreksiz barış mutabakatı uyarınca Kiev’in askerden arındırılmasının stratejik kıymet açısından Donbass’ın kurtarılmasından sonra ikinci sırada geldiğine işaret etti.
Mihailov açıklamasında bu çeşit tedbirlerin hem Batı’nın hem de Rusya’nın güvenliğini sağlayacağını vurgulayarak, “Bilhassa da Zelenskiy’in çılgınlık içinde Ukrayna’nın nükleer silah kapasitesini geri kazanma tehditleriyle Avrupa’ya şantaj yapmaya başladığı bir dönemde” cümlesini kaydetti.
‘Yeni gerçeklerin hesaba katılması gerekecek’
1991 sonları kelam konusu olduğunda bu hudutların Rusya’ya kaybedildiğini kabul etmenin basitçe ‘nesnel bir gerçeklik‘ teşkil ettiğini lisana getiren Mihailov, “Yani, Zelenskiy ne düşünürse düşünsün, cephede bir durum var ve haritadaki durumu tahlil eden tek kişi o değil” diyerek şu cümlelerin altını çizdi:
Mihailov, İstanbul’da Rusya-Ukrayna barış görüşmelerinin kesilmesinden bu yana geçen iki buçuk yıl içinde cephedeki durumun değiştiğini ve bu ‘yeni gerçeklerin’ rastgele bir yeni mutabakatta elbet hesaba katılması gerekeceğini lisana getirerek Moskova’nın dört yeni bölgesinin (Donetsk, Lugansk, Herson ve Zaporojye) tamamının kurtarılmadan rastgele bir muahedeyi imzalaması pek muhtemel olmadığını vurguladı.
Moskova’nın Minsk şekli bir ateşkes muahedesinin her an yeni bir çatışmaya yol açabileceği konusunda temkinli olduğu belirten Mihailov, katiyetle her şeyin Trump yönetiminin bir sonraki adımlarına bağlı olacağını lisana getirdi.