Eski Başbakan ve Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım, ‘21.Yüzyılın Yükselen Pahası ve Gücü: Türk Devletleri Teşkilatı‘ konferansında yaptığı konuşmada ”Cumhurbaşkanımız ’21. yüzyıl Türkiye yüzyılı olacak’ demişti. Aslında onu daha da genişletebiliriz, 21. yüzyıl Türklerin ve Türk devletlerinin yüzyılı olacaktır” dedi.
Türk Devletleri Teşkilatı’na üye ülkelerin birlikteliğinde coğrafik manada dünyada büyük bir yapıya ulaştıklarını belirterek kelamlarına başlayan Yıldırım, ‘’Arkeolojik kalıntıların var olduğu bir coğrafya, vakitle dünyanın hazinesi haline geldi. Bu coğrafyanın sahibi Türkler. Balkanlardan Moğolistan’a kadar uzanan 8 bin kilometrekarelik tarihi İpek Yolu diye isimlendirdiğimiz ve bugün ‘Orta Koridor’ üzerinde çalıştığımız bu alanda 170 milyon toplam nüfusu olan Türk devletleri var” dedi.
Teşkilatın dışında kalan ülkelerin de baz alınmasıyla dünya üzerinde 300 milyona yakın Türk olduğunu hatırlatan Yıldırım, ‘’300 milyon Türk demek dünya nüfusunun neredeyse yüzde 3’ünden fazla nüfus demek. Dünya gayri safi hasılasının da 1.6‘sına sahibiz. 1.6 trilyonu aşan bir ulusal gelire bu haliyle de dünya sıralamasında Türk devletleri 11. sıraya yükselmiş durumda” diye konuştu.
’21. yüzyıl Türklerin yüzyılı olacaktır’
Önceki yıllarda Türkiye’ye ambargolar uygulandığını belirten Yıldırım, “Türkiye vakit içerisinde kendi kaynaklarını oluşturmuştur. Bu beşeri kaynaklar Türkiye’de vardır. Geçmiş deneyimdir, bugün fırsattır, gelecek hayaldir. Cumhurbaşkanımız, ’21. yüzyıl Türkiye yüzyılı olacaktır’ demişti. Aslında onu daha da genişletebiliriz. 21. yüzyıl Türklerin yüzyılı olacaktır. Türklerin yüzyılında da ne akla geliyor? Türk Devletleri Teşkilatı” dedi.
‘Teşkilatın gayesi, refahı artırıp kültürel bağlarla birleşip global güç olmak’
2019 yılında kurulan Türk Devletleri Teşkilatı’nın coğrafya olarak çok varlıklı bir yapıya sahip olmasına karşın kendi ortalarındaki ticaret hacminin düşük olmasına dikkat çeken Yıldırım konuşmasında şu cümleleri kaydetti:
‘Üye ülkeler kendi ortalarında ticari ve ekonomik manada ne yapıyorlar diye baktığımızda burada maalesef büyük ve hayal kırıklığı var. 860 milyar dolar olan ticaret hacminin yalnızca 42 milyar dolarını yani yaklaşık yüzde 5’ini kendi ortamızda yapıyoruz. Bu çok düşük çok düşük bir rakam. Avrupa Birliği ülkelerinin ticaretlerinin yüzde 70’e varan kısmını kendi ortalarında yaptığını düşünürsek burada gidecek daha çok yolumuz olduğunu söyleyebiliriz. Yani bu topluluğun ana emellerinden biri, ekonomik olarak güçlü hale gelmek, ülkelerinde yaşayan insanların zenginliğini arttırmak, refahı arttırmak ve ekonomik zahmetle birlikte tarihi ve kültürel bağlarla birleşip global bir güç olmak. Hasebiyle Türk Devletleri Teşkilatı bugün ekonomik alanda güçlenmesi için daha yapacağı çok şey var. 15 yıllık bir geçmişi var. 15 yıllık geçmişi olan genç bir teşkilat. Avrupa Birliği’nin bile yalnızca 70 yıldan fazla bir geçmişi var. O bakımdan önümüzde daha uzun yıllar var. 2040 amacı var. 2053 gaye var, 2071 gayesi var. Bu gayelere yönelik ortak çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu bakış açısı yalnızca Türkiye’de değil Türk devletlerinin hepsinde var.