Gazeteci Uğur Dündar’ın Sözcü TV canlı yayınında sorularını yanıtlayan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, milletvekili ve delegelerin CHP’de fevkalâde kurultay hazırlığı içinde olmasına yönelik tezlere ait şunları söyledi:
‘Kendi hırsımın, ihtirasımın Türkiye’ye bir seçim kaybettirmesine müsaade vermeyeceğim’
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı tartışması yapmasının partinin faydasına olmayacağını vurgulayan Özel, “Ben aday olursam, objektifliğimi kaybeder, ferdî hırslara kapılır, öteki adayların önünü keser, Türkiye’ye geleceğini kaybettirebilirim. Kendimi bundan birinci günden menettim. Kendi hırsımın, ihtirasımın Türkiye’ye bir seçim kaybettirmesine müsaade vermeyeceğim. Bunu, kızım İpek ve hepimizin evlatlarının geleceği için yapıyorum. Adayı tek başıma belirlemeyi gerçek bulmam. En hakikat mutabakatla aday belirlemek istiyoruz” dedi.
‘Hatay’ı, süreci gereğince hakikat yönetemediğimiz için kaybettik’
Soru üzerine 1 yılı tamamladığı CHP Genel Başkanlığı misyonunu de kıymetlendiren Özgür Özel, 31 Mart yerel seçimlerinde yanılgı yapmamak için çok titiz davrandıklarını ancak buna karşın gerçek adayı belirleme ve Hatay’ın hislerini yanlışsız okuma noktasında eksik kaldıklarını söyledi ve “Hatay’ı, süreci gereğince gerçek yönetemediğimiz için kaybettik. Mazereti yok, Hatay’ı kaybetmeyeceksin. O büyük üzüntüm” dedi.
İzmir’de toplumsal medyada yayımlanan bir sokak röportajındaki tabirleri nedeniyle mahpus cezasına çarptırılan Dilruba Kayserilioğlu‘nun fuarda yanına oturmasının yanlış olduğunu aktaran Özel bahisle ilgili şu tabirleri lisana getirdi:
“AK Parti’ye hakaret ettiği düşünülen ve kelamlarını düzeltmeyen birisinin protokolde oturması yanlış oldu. O telaffuz düzelmeden o şey nitekim yanlış oldu. Bizim alandaki acemiliğimiz oldu.”
Normalleşme adımlarının devam edip etmeyeceğine ait soru üzerine muhalefetin yumuşamadığını ve hiçbir mitingde kelamlarını sakınmadıklarını belirten Özel olağanlaşma çizgilerinin devam edeceğini söyledi.
‘Belediye meclisi içinden seçmek yerine onlara ‘Sizin de hepiniz teröristsiniz’ diyor’
Belediye liderlerinin misyondan uzaklaştırılarak yerlerine görevlendirme yapılması sorulan Özel, şu değerlendirmeyi yaptı:
‘2011’de CHP’nin de bugünkü DEM’in de MHP’nin de milletvekilleri tutukluydu’
Özel, DEM Parti’li Ahmet Türk’ün Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı misyonundan uzaklaştırılmasına ilişkin değerlendirmesinde, “Hangi parti olduğuna bakmayız. 2011’de CHP’nin de bugünkü DEM’in de MHP’nin de milletvekilleri tutukluydu. Ayırmadan üçüne bir gidiyorduk, rapor yazıyorduk. Demokrasi aykırısı hukuksuz bir iş varsa, bunda parti ayrımı olmaz. Mardin’i ziyaret ettim ve ‘Mardin’in kenti emininin kim olduğuna Tayyip Bey değil, Mardinliler karar verir.’ Bu husustaki halimiz son derece net. Bu işi kriminalize etmeye çalışanlar var. ‘Yok efendim DEM’in otobüsüne çıktı’, otobüs sivil bir otobüs. ‘Yok efendim Tuncer Bakırhan’la bir arada miting yaptı.’ Tuncer Bakırhan, ben gitmeden evvel tıpkı otobüs üzerinde konuşmuş, inmiş. Ben Ahmet Türk’le birlikte çıktım, yanımda Tuncer Bakırhan yok” dedi.
DEM Parti Eş Genel Lideri Tuncer Bakırhan’ın “Seyit İstek ne yaptıysa, Pir Sait ne yaptıysa, Kürt halkı da onların yaptığını yapacaktır” sözleri sorulan Özel şunları söyledi:
“Ben bu konuşma yapıldığında uçaktan iniyordum. DEM Parti’nin eş genel liderleri konuşmalarını yapmışlar, inmişler. Otobüs sivil bir otobüs. Otobüs DEM Parti’nin otobüsü değil. Orada üzerine çıkan, Ahmet Türk’le dayanışma için çıkıyor. Konuşmamı yaptım, ellerini tuttum. ‘Mardin’in iradesinin arkasındayım’ dedim. Bunda çekinecek hiçbir şey yok. Yarın MHP’li belediyeye atasınlar, ona da giderim. Burada parti ayırmadan demokrasi noktasından bu işi sahiplenmek durumundayız. Sorun, ulusal irade hırsızlığıdır, hazımsızlıktır.”
Cumhur İttifakı partileri ortasında bir çatlak olup olmadığı sorulan Özel, “Ben o işe mezun değilim, çatlak vardır, yoktur. Aslında artık ağzından baklayı çıkardı Sayın Bahçeli. Diyor ki, ‘Abdullah Öcalan gelsin, bu kürsüden konuşsun ve örgüt silah bıraksın, kendi de umut hakkından yararlansın.’ Bir sefer o kısmında hukuksal bir sorun var. Umut hakkından yararlanmadan çıkıp oraya gelemez, bir affa uğraması lazım. En olmayacak lafı, en başta söylemek, samimi ve sonuç alıcı bir süreç tanım etmekten çok uzak” diye konuştu.
‘En büyük garantör TBMM’dir, milletin ta kendisidir’
Özel, parti olarak hususa yönelik koşullar sunduklarını anımsatarak, şunları söyledi:
“Meclis’te olmalı, bütün partilerin iştirakine açık olmalı, samimi olmalı, şeffaf olmalı ve toplumsal mutabakatla olmalı. ‘Bizim kırmızı çizgimiz, toplumsal mutabakattır ve şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakamayacağımız hiçbir şeyin içinde olmayız’ dedik. Onları da ikna edecek bir çatışmasızlık, silah bırakma, annelerin gözünün yaşının dinmesi. Şehit ailelerinin rencide edilmemesi, onların isteğiyle. Deniyor ki, ‘Kürt sorunu yoktur, Abdullah Öcalan gelsin, konuşsun, özgür kalsın ya da villasına çekilsin. O sırada da anayasa değiştirelim, Tayyip Erdoğan da bir daha seçilsin.’ Ben bu türlü bir şeyde şehit ailelerinin gözünün içine bakamam.
Meclis odaklı bir tahlil olması gerektiğini vurgulayan Özel, “Ama bu işi olmayacak bir yerden ortaya atmak sıkıntılı. Bunu Erdoğan biliyor muydu? Erdoğan Devlet Bey’i övdü övdü ve bunun tarihi bir fırsat olduğunu söyledi. Demek ki destekliyor. Devlet Bey ‘Sözlerimin arkasındayım’ dedi. ‘Abdullah Öcalan sürece bir garantör devlet talep ettiği için tıkandı ve kayyumlar ondan geliyor’ diyorlar. En büyük garantör TBMM’dir, milletin ta kendisidir.”